Diyarbakır taşıdığı kültür mirası ile bünyesinde canlı bir hazineyi taşımaktadır. Geçmişten gelen bu zenginliğin en önemli kısmını ilmin kaynağı olan kütüphaneler ve kitaplar oluşturmaktadır.
Diyarbakır, bulunduğu konum itibariyle bölgenin stratejik şehridir. Devletlere başkentlik yapmış şehir, bazen eyalet merkezi olmuş, bazen uzun süreli olan beyliklerin devlete dönüştüğü şehirdir. Bu önemli yönüyle Diyarbakır, kitap ve kütüphane açısından diğer kimi şehirlere göre farklı önem arz eder. Mısır İskenderiye’de, Endülüs Gırnata’da zengin kütüphaneler tarih kitaplarında yerini almıştır. Diyarbakır’da da İslam döneminde “Eğil”, “Meyyafarıkın” ve “Amida” kütüphanesinin zengin olduğunu günümüze kadar ulaşan eserlerden anlıyoruz.(Akabay ve Daşdemir , 2019)
Diyarbakır’ın kütüphanelerinin zenginliğini ibnü’l-Ezrak Tarih-i Meyyafarıkin ve Amid’de belirtir. Nisanoğullarının egemen olduğu 1143-1183 yılları arasında Diyarbakır’daki kütüphane, dünyanın sayılı kütüphaneleri arasındadır. Nisanoğulları’nın egemenliğine son veren Selahaddin-i Eyyubi, şehrin tesliminde ganimet olarak 1.040.000 cilt eseri içeren kütüphaneyi Danışmanı al-Kazi’l-Fazıl’a vermiştir. Danışman al-Kazi’l- -Fazıl, kütüphaneden yetmiş deve yükü kitabı, Mısır’daki kütüphanesine götürmüştür. (Akabay ve Daşdemir, 2019)
1.040.000 kitabın alan olarak bulunduğu mekân Ulu Cami, Mesudiye ve Sincariye medresesidir. Ulu Cami’ de halen doğu bölümünün ikinci kısmı kütüphane olarak kullanılmaktadır. (Akabay ve Daşdemir , 2019)
Evliya Çelebi Seyahat-name’ de Diyarbakır camilerini belirttikten sonra medreselere yer verir: “Medreselerin ön bahsinde ‘’ yukarıda yazdığımız camilerin her birinin birer müderrisi, ikişer de medreseleri vardır.’’ der. İki medresesi bulunan camiler olarak ‘’ Cami-i Kebir – Mercaniye Medresesi ‘’, ‘’ İpariye Medresesi ‘’, ‘’ Hüsrevi Medresesi ‘’, ‘’ Sarolizade Medresesi’’, ‘’ Şeyh Rumi Medresesi ‘’ , ele alınmıştır. (Akabay ve Daşdemir , 2019)
Bu kütüphanelerde yer alan kitapların akıbeti ile ilgili kaynaklarda şu bilgiler yer almaktadır.
Nisanoğulları’nın egemenliğine son veren Selahaddin-i Eyyubi, şehrin tesliminde ganimet olarak 1.040.000 cilt eseri içeren kütüphaneyi Danışmanı al-Kazi’l-Fazıl’a vermiştir. Danışman al-Kazi’l- -Fazıl, kütüphaneden yetmiş deve yükü kitabı, Mısır’daki kütüphanesine götürmüştür.(Akabay ve Daşdemir , 2019)
“Birinci Dünya Savaşı esnasında Diyarbakır’daki kütüphanelerden oldukça kitap azalması olmuştur. Bu kitapların birçoğu müsteşrikler tarafından yurt dışına götürülmüştür. Cezerî’nin ilk suyla çalışan robotları ele alan çalışmasının yer aldığı kütüphane, mutlak suretle ulu cami kütüphanesi olmalıdır. Artuklu sarayında kalan Cezerî dönemine ait kitapların akıbeti bilinmemektedir.(Akabay ve Daşdemir , 2019)
Ayrıca yangınlar, iç karışıklıklar ve yağmalardan dolayı bir çok kitap korunamamıştır.
Bu denli zengin kitap hazinesi olan bir şehirde ilim ve bilim adamları, yazar ve şairlerin ortaya çıkması doğaldır. Bunların içerisinde Ali Emiri’nin yeri özeldir.
Ömrünü kitaplarına, kitaplarını da milletine adayan Alî Emîrî Efendi, belki de bugün adından çok zikredilmesini, hayatını adamış olduğu kitaplarına ve sahip olduğu binlerce ciltlik kütüphanesine borçludur. Şair, Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lügâti’t-Türk adlı eserini keşfetmesi ile bu ünü ikiye katlanmıştır.(Arslan, 2016)
Emîrî Efendi’nin kitap merakı çok küçük yaşlarda başlamış, Diyarbakır’da vaktiyle bir milyon kırk bin ciltlik bir kütüphanenin varlığı kendisini heyecanlandırmış ve ömrünün büyük bir kısmını kitap toplamaya ve kitap yazmaya hasretmiştir. “Bende kitap merakı dokuz yaşında hâsıl olmuştur. Bu gün tam altmış senedir ne gecem gece, ne gündüzüm gündüzdür. Ömrüm kâmilen bu merak arkasında koşmuştur. Şöyle ki Diyarbakır’da bulunan beş yüz altı yüz sene evvel tamam 1.040.000 (bir milyon kırk bin) cildi havi bir kütüphane bulunduğunu pederim ve akrabalarım bana hikâye ederlerdi. Çocukluk bu ya böyle milyonluk bir kütüphane meydana getiremezsem bile, karınca kararınca hiç olmazsa on beş bin yirmi bin ciltlik bir kütüphane meydana getirebilirim ya diyerek, dokuz yaşından şimdiye kadar tam altmış sene oluyor elime ne kadar para geçerse kâmilen kitap almaya hasr ve tahsis etmeye Cenâb-ı Hak ile ahd-ı misâk eyledim. İşte o tarihten beri kitap almaya başladım.”(Arslan, 2016)
Tarih ve Edebiyat dergisinin ikinci sayısında (s.23-27) yer alan “Diyarbekir ‘Amid’ Şehrinde Vaktiyle Bir Milyon Kırk Bin Cilt Kitabı Havi Cesim Bir Kütüphane” adlı yazısında Millet Kütüphanesinin kuruluş sebebi açıkça anlaşılır. Tarih ve Edebiyat Dergisi’nin ikinci sayısında “İşte benim ta zamanı sabavetim den beri memleketimi kitap uğruna sarf ettiren şu (1,040,000) cildi havi kütüphanenin mümkün mertebe ihyası iştiyakıdır.” ifadesine yine yer verir. (Akabay, Daşdemir , 2019)
Alî Emîrî Efendi için hayat adeta kitaptan ibarettir. Onun için aşk ve saâdet kitap demektir. Bahçeye dinlenmeye gitse kitaplar yanında, gece uykuya varsa rüyasındadır. Şehrin insanları eğlenmek için çeşitli eğlence yerlerine giderken O, kitap sayfaları arasında ilim tahsil etmekten zevk aldığını belirtmektedir. Her kitap kendisi için süslü birer sevgili gibidir.(Arslan, 2016)
Bütün bu bilgiler ışığında kütüphanecilik ve kitap hazinesi bakımından çok zengin olan şehrimizi ve bu alanda ciddi emekler sarf etmiş Ali Emiri'yi tanıdıktan sonra çalışmalarımıza başladık.
Bu amaçla Görüntü 1’de verildiği gibi Diyarbakır Ziya Gökalp yazma eser kütüphanesini ziyaret ederek kütüphane müdürü Mehmet Bey'den kütüphanenin tarihi ve bugünkü durumu ile ilgili bilgi aldık.
Kütüphane ile ilgili not ettiğimiz bilgiler şunlardır:
Artuklu Meliki Ebu Muzaffer II. Sökmen (Ö.597/1200) zamanında 595/1198 tarihinde yapımına başlanan ve 32 yıl sonra Melik Mesud lakaplı Mevdud tarafından, 620/1223 tarihinde tamamlanmıştır. İnşası Melik Mesud döneminde tamamlandığı için Mesudiye adıyla tanınmıştır.1Diyarbakır’da Cumhuriyet öncesi yapılan ilk büyük medresedir.
Mesudiye Medresesi, Diyarbakır Ulu Cami sınırları içerisinde yer almaktadır.Bu Medrese, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından 01.06.1987 tarihinde Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğüne bağlı Yazma Eser İhtisas Kütüphanesi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Kütüphane; 28.10.2010 tarihinde kabul edilip, 30.12.2010 tarih ve 27801 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6093 sayılı “Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” gereğince Türkiye Yazma Eserler Başkanlığına bağlanılarak “Ziya GÖKALP Yazma Eser Kütüphanesi Müdürlüğü” adı altında hizmet vermeye başlamıştır.1Çok eski bir ilim yuvası olan Mesudiye Medresesi, Anadolu’da kurulan ilk üniversitelerden birisi olma özelliği ile göze çarpmaktadır.
Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan medrese, Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi hizmet binası olarak kullanılmak üzere 2886 Sayılı Yasanın 7. Maddesine istinaden 01.07.2013 tarihinden itibaren Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından kiralanmıştır.
Kütüphane bünyesinde 2300 Yazma, 7500 Matbu Eser ve 70 Hat Yazısı bulunmaktadır. Edebiyat ve Tarih Araştırmacıları için mevcut eserler bilimsel araştırmalara kaynak olarak değerlendirilmektedir.
Yaptığımız görüşmelerde birçok yazma eserin hala ilçe ve köylerde farklı kişilerin kütüphanesinde bulunduğu bilgisine ulaştık. Bizler de Ali Emiri’den ilham alarak bu kitaplara ulaşmak için gönüllü olduk. Görüntü 2’de gösterildiği gibi yaptığımız saha araştırmalarında Sur ilçesine bağlı kozan köyünde tespit ettiğimiz bir yazma eseri kütüphaneye kazandırmayı başardık.
Diyarbakır’daki kütüphaneleri yeniden canlandırmak ve kitap bağışı ile ilgili farkındalık oluşturmak için öncelikle bir web sayfası hazırlamak istedik. Hazırladığımız bu web sayfasının geniş kitlelere ulaşabilmesi için Görüntü 5’te yer alan afiş çalışmalarını yaptık. CANVA programı üzerinden hazırladığımız görseller ile temsili olarak kitapları konuşturduk. Onların ağzından kitap bağışı çağrısı yaptık. Ayrıca geçmişte Diyarbakır kütüphanelerinde yer alan 1 milyon 40 bin kitabın önemini anlatmak için bir afiş hazırladık. Afişin içerisine internet sayfasına yönlendiren bir karekod uygulaması yerleştirerek merak edenlerin proje hakkında bilgi sahibi olmasını sağladık. Bu afişleri Görüntü 3.’te görüldüğü gibi farklı okullara ve tarihi yerlere asarak insanların proje hakkında bilgi almasını sağladık.
Okulumuz yeni açıldığı için bünyesinde kütüphane bulunmamaktadır. Yaptığımız çalışmalar sayesinde görüntü 4’te verildiği gibi öğrenci ve velilerimizin teveccühüyle okulumuza yüzlerce kitap kazandırdık.
Son olarak tarihi Ulu Cami avlusunda kitap bağışı ile ilgili proje ekinde olan video çekimi yaparak bunu YOUTUBE kanalında paylaşarak daha geniş kitlelere ulaşmaya çalıştık.
Adres:
KOOPERATİFLER MAH. KIŞLA CAD. İSTASYON BULVARI BLOK NO 42 YENİŞEHİR / DİYARBAKIR
Telefon
05387372847